Venedik , Rüyaların Kenti…
Venedik , Masallar Şehri…
Yıllardır hayalimi süsleyen büyülü şehir. 118 ada üzerine kurulu 400’ün üzerinde köprü ve 170 kanal ile birbirine bağlı ortaçağdan kalma bir şehri andıran Venedik.
Kanalları, Gondolları ve Festivalleri ile Avrupa’nın en romantik kenti.
The New York Times gazetesinin yazarlarından Luigi Barzini bu güzel şehri “şüphesiz insan eliyle inşa edilmiş en güzel şehir” olarak tanımlamış.
Charles Dickens ise “Dünya’da Venedik ile ilgili okuduğunuz hiçbir şey şehirdeki muhteşem ve etkileyici gerçeğe eşdeğer değildir.” diye tanımlamış.
Venediğe vardığınızda, şehrin içinde dolaşmaya ve kaybolmaya başladığınızda bu sözlerin ne kadar doğru olduğunu çok daha iyi anlıyorsunuz. Aslında klasik bir cümle olacak ama Venedik anlatılmaz yaşanır. Bu yüzden bu şehri keşfetmek için bir gezi planı yapmanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
Venedik ile ilgili sizlere çok fazla tarihi bilgiler vermeyeceğim. Bunu birçok yerde zaten okuyabilirsiniz. Hem turistik olması hem de taşımacılığın deniz yoluyla yapılması nedeniyle Avrupa’nın en pahalı şehirlerinden birisi aslında. Nüfusun büyük çoğunluğu da geçimini turizmden sağlıyor.
Mümkün olduğunca bu güzel şehri daha iyi nasıl keşfedebilirsiniz, nereleri gezebilirsiniz, şehir içi ulaşımı nasıl sağlayabilirsiniz gibi konularda bilgiler aktarmaya çalışacağım. Gezi planınızı yapabilmeniz için de mümkün olduğunca fiyat bilgilerini sizlere aktarmaya çalışacağım.
Gelelim gezi detaylarına 🙂 Gezi planım yaklaşık 6 ay öncesinden başladı. Bu kadar önceden başlar mı demeyin hemen. Hem ucuz hem de ekonomik bir tatilin yolu önceden alınan biletlerden ve rezervasyonlardan geçiyor.
Nasıl Ulaşırım?
İlk aşama uçak bileti. Venedik Marco Polo havaalanına İstanbul’dan THY’nin direk uçuşları mevcut. Yolcu yoğunluğuna göre günde 2-3 sefer yapılıyor. Eğer biletinizi aylar öncesinden alırsanız veya THY’nin kampanyalarını takip ederseniz gidiş dönüş uçak biletini 100€ kadar ucuza getirme şansınız var.
Nerede Kalabilirim ?
Gelelim ikinci aşamaya. Bu aşamada konaklamayı hallediyoruz. Venedik büyük kanal çevresinde 6 büyük semtten oluşuyor. San Marco, Cannaregio, Castello, Dorsodoro, San Polo ve Santa Croce. Bu bölgelerde San Marco meydanını merkez olarak aldığınızda kalacağınız yerlerle ilgili de fiyatlar değişiyor. Ayrıca anakarada Mestre bölgesinden de daha ucuza konaklama bulma imkanınız var. Bu bölgeden tren veya otobüsle adaya geçme imkanınız var.
Oteller : San Marco, Cannaregio, , Dorsodoro, San Polo ve Santa Croce
Merkeze yakın yerler konaklama açısından daha pahalı oluyor. İnternet üzerinde farklı otel rezervasyon sistemlerinden bölge ve otel seçimini rahatlıkla yapabilirsiniz. Biz tercihimizi San Marco meydanına 15-20 dakikalık yürüme mesafesinde olan Dorsodoro bölgesinden yana kullandık. Venedik’te çok sayıda Apart otel var. 4 ve üzeri gruplar için çok ekonomik imkanlar sunuyor. Biz kaldığımız yer için 4 günlüğüne 875€ ödedik. Yani kişi başı ortalama 4 gün için 150€ ödemiş olduk.
Vize
Geziden önceki son aşama Vize başvurusu. İtalya vizesi için iData firması üzerinden başvurunuzu yapabilirsiniz. Harbiye de yol üzerinde TRT radyo binasının hemen karşısında rezervasyon almadan gidip başvurunuz yapabiliyorsunuz. Başvuru evrakları sitelerinde mevcut. Vize için toplamda iData ile birlikte 200 TL (60 € + 65 TL) para ödemeniz gerekiyor. Bütün evraklarınızı tamamlayıp başvuruyu yaptıktan sonra 1 hafta içinde vizeniz onaylanıyor. Eğer ilk kez bir ülkeye vize başvurusu yapıyorsanız da gerekli görülürse konsolosluğa görüşmeye çağrılabilirsiniz.
Bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra artık gidiş gününü büyük bir heyecanla beklemeye başlıyoruz. Venedik gezimizi Maske Karnavalına getirdiğimiz için ayrı bir heyecan da var. Bu aşamada şehir ile ilgili araştırmalar, Google maps’ten şehri gezmeler, yön bulma ve planlar yapmakla geçiyor. Venediğe gittiğinizde muhakkak bir tane harita edinin. Şehri gezmeniz konusunda size büyük yararlar sağlıyor.
Bu aşamada biraz da Maske Karnavalı ile ilgili bilgi verelim. Şehrin en büyük festivali olan ve her yıl Ocak ayının sonu ile Şubat başında yapılan festival temelde maskeler üzerine kurulmuş (2014 teki tarihleri 22 Şubat – 4 Mart). Maskelerin tarih için de kullanımı ile ilgili farklı görüşler var. Bir rivayete göre veba salgını dolayısıyla sokakları saran kokudan kurtulmak ya da vebanın bulaşmasını engellemek için maskeler takılmaya başlanmış. Diğer rivayete göre de toplum içindeki sosyal statü farklılıklarına karşı herkesin eşit olduğunu göstermek için maskeler kullanılmış. Nedeni ne olursa olsun uzun yıllardır bu festival görsel bir şölene dönüşmüş. Dünyanın dört bir yanından insanlar hem bu ortamı görmek hem de bu havayı solumak için Venediğe koşuyor. Hatta bir çoğu bu ortama ayak uydurup özenle hazırlanmış maske ve kıyafetleriyle Venedik sokaklarına akıyor.
Yolculuk Zamanı
Ve büyük gün gelip çatıyor 🙂 Sabah’ın 5 inde havaalanına gitmek için yollara düşüyoruz. Uçağımız 7:55 de ve 5-10 dakikalık bir gecikme ile havalanıyoruz. Yaklaşık 2,5 saatlik bir yolculuktan sonra Venedik hava limanına ulaşıyoruz. Pasaport işlemlerinden sonra şehre geçmek için acele ediyoruz.
Havaalanından Venedik’e ulaşmanın birkaç yolu var. Bunlardan en uygunu otobüs ile ulaşım. 6€ ‘luk bilet ile şehre ulaşmanız mümkün. Bir diğer yol taksi’ler. Ortalama 80-100€ civarı bir bedel ile taksi de kullanma şansınız var. Kara ulaşımı için adada varacağınız son nokta Piazzala Roma. Ada içinde hiçbir şekilde araç kullanımı söz konusu değil. O yüzden araçların ulaştığı en son nokta Piazzala Roma otobüs terminali. Adaya ulaşmanın diğer ve yaygın yollarında biri de deniz yolu. Deniz otobüsleri le adada belirli duraklara ulaşma şansınız var. (15€ civarı). Deniz taksileriyle ise istediğiniz noktaya ulaşabiliyorsunuz. (100€ ve üzeri ama pazarlık yapmayı unutmayın)
Biz tercihimizi otobüsten (5 Numaralı Otobüs) yana kullandık ve yaklaşık 20-25 dakikada Piazzala Roma’ya ulaştık. Ve oradan da yürüyerek kalacağımız yere geçtik. Hemen eşyaları bırakıp biraz dinlendikten sonra şehri gezmeye başlıyoruz.
İlk gün baya koşturmalı ve heyecanlı geçiyor. Hem şehri tanımaya hem de etrafınızda çeşitli maske ve kıyafetlerle dolaşan insanları seyrederek San Marco meydanına doğru yürüyoruz. Biraz şaşkınlık biraz da heyecan ile tarih kokan şehirde dört bir yanınızda Ortaçağ’dan kalma yaşam tarzını yansıtan insanlarla karşılaşarak, kanallardan ve köprülerden geçerek meydana ulaşıyoruz. Meydan tam bir çümbüş yeri. Kalabalıktan neredeyse adım atacak yer yok. Dört bir yanda güzel kıyafetleri ni ve maskelerini sergilemek isteyen insanlar diğer yanda onları fotoğraflamak için neredeyse birbirini ezecek turistler. Bu kadar canlı, bu kadar renkli bir meydan görmemiştim hayatımda. San Marco meydanı bir fotoğrafçı için cennet. Tüm günü meydan ve çevresini dolaşarak ve fotoğraflayarak geçiriyoruz. Yolculuğun ve şehri ilk günden tanımaya çalışmanın verdiği yorgunlukla günü biraz erken bitirip kaldığımız eve dönüyoruz.
İkinci gün biraz erken başlıyor. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte fotoğraf çekimi için yine meydana koşuyoruz. Meydan düne göre sabah biraz daha sakin. Artık sadece fotoğrafçılar ve özel kıyafetleriyle poz vermeye gelenler var. Yaklaşık saat 9’a kadar bu şekilde sakin kalıyor. Ama ondan sonra yine bir sürü inan meydana akıyor. Bu kadar kalabalıkta kalmaktansa kalan zamanınız adanın diğer yerlerini keşfetmek için kullanabilirsiniz.
Şehirdeki üçüncü günü Murano ve Burano adalarına ayırıyoruz. Bu adalarla ilgili daha fazla bilgiyi Burano adası yazımda paylaşmıştım. Sabahın ilk ışıklarıyla başlayan koşturma ve gezme akşam Vaporetto ile yapılan Büyük Kanal turu ile son buluyor.
Şehirdeki 4. günümüzde bize güzel bir sürpriz yapıyor ve kar yağıyor. Her hali farklı olan bu şehri beyazlar için de görmek de ayrı bir keyif oldu.
Şehir İçi Ulaşım
Şehir içinde ulaşım için çok fazla şansınız yok aslında. Ya deniz yolunu kullanacaksınız ki oda belli duraklara kadar gidiyor. Onun dışında kalan tüm ulaşım tabanvay 🙂 🙂 Herhalde hiçbir şehirde bu kadar çok yürümüyorsunuzdur. Tabi bu yürüyüş hiçbir yerde de bu kadar büyüleyici değildir herhalde. Her köşede ayrı bir güzellik her köşede ayrı bir sürpriz sizi bekliyor.
Gelelim deniz ulaşımına. Deniz ulaşımının en büyük kısmını Vaporetto denen su otobüsleri oluşturuyor. Bu su otobüsleri sayesinde adanın her noktasına ulaşma imkanınız var. Hatta Murano ve Burano adalarına bile bunlarla rahatlıkla ulaşma imkanınız var. Ödeme konusunda farklı seçenekler var. Adada kalışınıza göre 3 günlük veya 1 haftalık sınırsız kullanımı olan kartlar alma imkanınız var. Tek kullanımlık ve 60 dakika geçerli olan biletlerin fiyatı 7€. 3 günlük kart için ise 30€’u gözden çıkarmanız gerekiyor. Ama sınırsız kullanım olduğu için istediğiniz kadar kullanabiliyorsunuz. O yüzden kalacağınız gün sayısına göre bir kart almanızı tavsiye ederim. Eğer bir kart alırsanız da vapurlara binmeden onu aktiflemeniz gerekiyor. Aktiflemek için girişlerde makinalar mevcut. Onlara kartınızı okutmanız yeterli. Ek bir bilgi vereyim. Aslında vapurların hiç birinde bilet kontrolü yok. Eğer bilet almadan kullanırsanız da cezası 50-60€ civarında. O yüzden bu strese girmeden bir kart edinmenizi öneririm. (yolculuk sırasında sadece 1 defa bilet kontrolü yapıldı. O da burano adasına giderken)
Kısa Kısa Vaporetto Numaraları (15 farklı noktaya ulaşım imkanı var)
- 1 numaralı Vaporetto büyük kanala içinde gidip geliyor. Büyük kanal turunu yapmadan dönmeyin.
- 2 numaralı Vaporetto büyük kanal dışından adanın etrafını dolanıyor. Ayrıca San Marco’nun karşısında bulunan San Giorgio Maggiore kilisesine bununla geçebilirsiniz.
- 4.1 ve 4.2 büyük kanalı veya adayı saat yönünde ve saat yönünün tersine dolanıyor. Ayrıca Murano’ya da bu deniz otobüsleri ile gidebilirsiniz.
- Burano’ya ulaşım 12 Numaralı Vaporetto ile yapılıyor. Burano’ya geçmek için önce Fondamenta Nove ulaşmanız gerekiyor. 4.1 veya 4.2 kullanarak Fondamenta Nove’ye ulaşabilirsiniz.
- Vaporettolarla ilgili daha detaylı bilgi için ACTV (www.actv.it) Otobüs Firmasının internet sitesini inceleyebilirsiniz. Biletlerinizi internet üzerinden satın almak içinse Veniceconnected (www.veniceconnected.com) Web Sitesine bakabilirsiniz.
Tüm kanalları gondollarla da gezme şanısınız var tabi. Venedik gondolsüz düşünülümezdi herhalde. Gondollarla küçük veya büyük turlar yapma imkanınız var. Ortalama gondol gezileri 80-150€ civarında.
Nereleri Gezmeliyim?
Gezi konusunda şehir içinde çok fazla seçenek var. Aslında her bir sokağı her bir meydanı her bir kanalı farklı seçenekler sunuyor. İster birbirinde özel müzeleri gezebilir isterseniz Venedik sokaklarında kaybolabilirsiniz. İsterseniz Vaporetto’larla büyük kanalda ve adanın çevresini deniz yoluyla turlayabilirsiniz. Yaklaşık 2km’lik büyük kanalda sağlı sollu Venedik’in en güzel malikanelerini görebilirsiniz.. Artık bu sizin tercihinize kalmış. Yine de ana hatlarıyla şehirde neler var neler yok biraz bilginiz olsun isterseniz onlarda şöyle;
San Marco Meydanı (Piazza San Marco)
San Marco Bazilikası (Basilica di San Marco)
San Marco Çan Kulesi (Campanile)
Düka Sarayı (The Doge’s Palace)
Ahlar Köprüsü (Ponte De Sospiri)
Büyük Kanal (Grand Canal)
Rialto Köprüsü (Rialto Bridge)
Rialto Marketi (Rialto Food Markets)
Accademia Köprüsü (Accademia Bridge)
Arsenal (Venice Arsenale)
San Giorgio Maggiore Kilisesi (Basilica San Giorgio Maggiore)
Santa Maria della Salute Kilisesi ((Basilica Santa Maria della Salute
Altın Malikane (Cà d’Oro,)
Fenice Tiyatrosu (La Fenice)
Madonna dell’Orto Kilisesi (Madonna dell’Orto)
Venedik yakın çevresi için de gezebileceğiniz yerler; Murano, Burano, Torcello ve Lido Adası olabilir.
Gelelim Şehirdeki yemek ve alışveriş detaylarına. Aynı otellerde olduğu gibi meydana yakın yerlerden uzaklaştıkça yeme ve içme seçenekleri daha uygun hale geliyor. Meydan da 10€ yediğiniz bir yemeği içerilere girdikçe 5€ yiyebiliyorsunuz. Şehrin dört bir yanında Pizza çeşitlerinden makarnalara, deniz ürünlerinden tatlılara kadar bir çok seçenek sunan yerler var. Ayrıca ayaküstü atıştırmalık yiyecek ve içecek sunan yerlerde mevcut. İlginçtir bir çok noktada oturma kültürü yok. Her şey ayakta yeniyor veya içiliyor. Oturulan yerle konusunda da biraz dikkatli olun. Menüleri ve fiyatları iyi kontrol edin. Servis ücretinden tutun da masa ücretine kadar bir çok ücret hesabınıza dahil edilmiş olarak gelebilir.
Bu aşamada Cafe Florian’dan bahsetmeden geçmeyelim. Bu özel yer 1720 yılından beri San Marco meydanında hizmet veriyor. Burası yaşayan bir müze. Diğer yerlere göre biraz pahalı ama bu tarihi mekan da bulunmak ve bir kahve içmek bir nebze de olsa o tarihi havayı solumanızı sağlıyor.
Alışveriş konusunda da farklı seçenekler mevcut. Ağırlıklı olarak maske, cam ürünleri ve dantel ön plana çıkıyor. Fiyatlar bölgeye göre çeşitlilik sunuyor ama bana sorarsanız Venedik çok da alışveriş için iyi bir yer değil. Bu kadar tarih kokan bir yerde alışveriş bir nebze ikinci plana atılabilir diye düşünüyorum 🙂
Her güzel şeyin bir sonu vardır derler. Ve sonunda geri dönme vakti. Yine geldiğimiz yoldan Piazzala Roma’dan otobüs ile havaalanına geçiyoruz. Dolu dolu geçen 4 günde 4 mevsimi de yaşama şansını buldum. Bu güzel şehre aşık olarak bir gün tekrar geri dönme umuduyla veda ediyorum.
Ruhum ve kalbim hala Venedik’te.
Gezecegiz.com’u Facebook ve Twitter üzerinden takip etmeyi unutmayın
Pingback: Avrupa Gezi Rehberi - Gezeceğiz.Com
ay sonunda İtalya gezisine gideceğim..tüm yorumlarınızı not aldım :))