Meteora sözlük anlamı olarak “havada asılı” demekmiş. Bunun nedenini oraya gittiğinizde daha net anlıyorsunuz. Buraya vardığınızda karşılaştığınız manzara karşısında hem büyüleniyor hem de tuhaf bir heyecana kapılıyorsunuz.
Meteora, binlerce yıl önce yeryüzündeki sıcaklık değişiklikleri ile oluşmuş ve Kastraki kasabasanın hemen yanında uzanan, ortalama yükseklikleri 300 metreye ulaşan koyu renkli dev kayaların olduğu bir bölgede bulunuyor. Kafanızı kaldırıp yukarılara doğru baktığınızda bu dev kayaların üstüne yapılmış manastırlarla karşılaşıyorsunuz. İlk aklınıza gelen soru o zamanların imkanları ile nasıl olmuş da bu manastırları bu yüksekliklere yapabilmişler? oluyor. Üstelik manastırları kayaların tepesindeki düzlük alanların genişliğinde inşa etmişler. Dört bir yanınızı uçurum yani. İnsan gücüyle bu manastırların bu tepelere nasıl inşa edildiğine şaşmamak elde değil. Bu manastırlara nasıl ulaşıldığından tutunda, ihtiyaçların nasıl karşılandığına kadar kafanızda bir çok soru ile gezmeye devam ediyorsunuz 🙂
Buradaki manastırlar hem keşişlerin insanlardan uzaklaşarak tanrıya yakın oldukları, inzivaya çekildikleri bir yer olarak, hem de olası saldırılardan korunmak için yapılmışlar. Tam olarak bilinmesede 11. yüzyıldan itibaren bölgeye gelen keşişler önce kayaların içinde mağaralarda yaşamaya başlamışlar. 13. Yüzyılda da bu dev kayaların tepesindeki düzlüklere manastırlarını inşa etmeye başlamışlar. 1350 yıllarında Atos dağından gelen St. Atanasios ana manastırın ilk kurucusu olmuş. Efsaneye göre St. Atanasios kayaların tepesindeki düzlüğe bir kartalın üzerine binerek çıkmış.
Günümüzde manastrılara merdivenler aracılığıyla ulaşılsa da zamanında keşişler ipten yapılmış file asansörlerle birbirlerini çekmek suretiyle ulaşımı sağlıyorlarmış. Günümüzde de gösteri amaçlı zaman zaman file ile ulaşıma devam ediyorlarmış ama bana denk gelmedi. Sadece günümüz teknolojisine uygun bir teleferik kullandıklarını gördüm. Tel üzerine kurulmuş 2 kişinin sığabileceği teleferik yapımı bir araçla merdivenleri kullanmadan manastırlara ulaşıyorlar. Şu an bile onunla yukarı çıkmak büyük cesaret :)Manastır içindeki İhtiyaçlarını da bu yolla sağlıyorlarmış. Dikkatimi çeken bir konu da bazı kayaların tepesinde düz arazilerin varlığı oldu, yani bu alanları büyük ihtimalle tarla olarak kullanmışlar.
13. yüzyıldan başlayarak zaman içinde 20 manastır inşa edilse de günümüzde içinde hala keşişlerin yaşadığı ve ziyarete açık 6 tane manastır var. 6 manastırın ziyaret saatleri ve günleri manastırların yapılarına göre değişmekte. Manastırları ziyaret edecek kadınların etek giymeleri gerekli, pantolon ya da şortla giriş yasak. 6 kiliseden sadece ikisini ziyaret edebilsem de diğerleri ile ilgili de bazı bilgiler toplamayı başardım 🙂
- Büyük Meteoron veya Metamorphisis (Holy Monastery of Great Meteoron)
Meteora’da bulunan en büyük Manastır. 3 ana bölümden oluşmakta. Bu bölümler içinde mutfak’tan ambar’a kilise’den mezar odasına kadar bir çok bölüm var. Büyük kulenin içinde file ile ulaşımın sağlandığı mekanizma var. Ambarda burada kullanılan her türlü eşyayı görme şansınız var. Tahıl ambarından, şarap fıçılarına, tarla sürme araçlarında, kıyafetlere kadar bir çok eşyayı görebiliyorsunuz. - Varlaam Manastırı (Holy Monastery of Varlaam)
Büyük Meteoron çaprazında bulunmakta ve İkinci büyük manastır. İçinde çok eski ve zengin el yazmaları ve duvar resimleri var. Kartal figürünün olduğu bir kapıdan geçerek manastıra ulaşıyorsunuz. Tabi önünüzdeki uzun bir merdiven’i de aşmak gerekiyor. İçindeki yemek salonu, mutfak ve hastane en önemli yapılar olarak öne çıkıyor. Burda hatıra eşyası alabileceğinizbir dükkanda bulunuyor. - Roussanou Manastırı (Holy Monastery of Roussanou)
Diğerlerine nazaran biraz daha az yüksek bir tepeye kurulmuş. 2. Dünya savaşında almanlar tarafından yağmalanmış. Arkeologlar tarafından tekrar onarılmış ve 1988 den beri küçük bir Rahibe grubu tarafından kullanılıyor. Giriş katında kilise ve ambar bulunmakta. Diğer katlarında da karşılama salonu, sergi salonu ve diğer ambarlar bulunmakta. Bu manastır içinde de Varlaam manastırına nazaran daha küçük duvar resimleri var. - Anapausas Manastırı (Holy Monastery of St. Nicholas Anapausas)
Meteora’da sizi ilk karşılayan manastır. Diğerlerine göre daha küçük ama mimari açıdan farklı bir yapıya sahip. - St. Stephen Manastırı (Holy Monastery of St. Stephen)
Küçük manastırlardan biri. Diğerlerine nazaranbu biraz daha düz bir alana inşa edilmiş. 2. Dünya savaşında almanlar tarafından hasar veirlmiş ama daha sonrasından keşişler tarafından yeniden inşa edilmiş. Rahibelerin yaşadığı tek manastır. - Agia Triada veya Trinity Manastırı (Monastery of the Holy Trinity)
Bulunduğu konum açısından en muhteşem manastır. Manastır’a kayalığın içine oyulmuş merdivenle çıkabiliyorsunuz. Manastırın inşaatı 18 yıl sürmüş. İnşaat için gereken malzeme ise ancak 70 yılda taşınabilmiş. Roger Moore’un oynadığı For Your Eyes Only filminde burası kullanıldığı için James Bond manastırı olarak da biliniyor.
Meteora Kastraki kasabasanın hemen yanında uzanmakta. O yüzden bu kasaba bir turizm cenneti olma yolunda ilerliyor. Kasabaya indiğinizde bir çok otel ve taverna görebilirsiniz. Tavernalarda özellike kuzu çevirme ve kokoreç yapılıyor. Bu tavernalarda yöresel bazı tatları da tatma imkanınız olabilir.
1988 den beri Unesco’nun Dünya Kültür Mirasları listesinde de yer alan Meteora’yı yolunuz bir gün Yunanistan’a düşerse muhakkak gezi listenize alın. Özellikle fotoğraf için gidiyorsanız burada en azında bir iki gününüzü geçirmek için plan yapın 🙂
Gezi için Eylül, Ekim veya Mayıs aylarını tercih edebilirsiniz. Mümkünse Temmuz veya Ağustos’ta gitmeyin. 45 dereceyi gören biri olarak sıcaktan yaptığınız geziden çok da keyif alamayabiliyorsunuz.
Şimdiden iyi gezmeler.
Kısa kısa
– İstanbul – Meteora arası yaklaşık 890 km. İpsala gümrük kapısından da 620 km uzaklıkta.
– Vize için daha önceki yazımızı okuyabilirsiniz , https://www.gezecegiz.com/schengen-vizesi/ yunan schengen’i kozmoz vize hizmetleri aracılığı ile verilmektedir.
– Yurtdışı çıkışı için harç pulu almayı unutmayın. Unutursanız da gümrükte alabiliyorsunuz.
– Metro Turizmin Selanik veya Atina’ya kadar giden otobüsleri var. Yunanistan’a gitmek için bunları kullanabilirsiniz. Maalesef tren seferleri iptal edilmiş.
– Gümrükten geçerken pasaport ve vize işlemleri biraz zaman alabiliyor. Özellike Yunanistan tarafında dışarıda beklemeniz gerekiyor. Etrafta çok fazla sivrisinek var. Kıyafetleriniz buna göre tercih ederseniz rahat edersiniz.
Gezecegiz.com’u Facebook ve Twitter üzerinden takip etmeyi unutmayın
Manastirlarin ziyaret saatlerini paylasmaniz mümkün müdür?